Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda bir deve yaşarmış. Bütün gün ormanda gezer, karnını doyurur, mutlu mesut yaşarmış.
Bir gün çayırlıklarda gezip, yiyecek taze otlar ararken, yerde küçücük bir karınca görmüş.
Karınca devenin çok dikkatini çekmiş ve onu izlemeye başlamış. Çünkü karınca kendisinden belki de 10 kat daha büyük bir buğday tanesini tutup götürmeye çalışıyormuş.
Deve bir kendisini bir de karıncayı düşünmüş, olağan üstü bir güç bu demiş kendi kendine…
Karıncaya eğilip “Karınca kardeş beni çok şaşırttın. Taşıdığın buğday tanesi senin 10 katın ağırlığında olmasına rağmen hiç oflayıp poflamadan götürmeye çalışıyorsun. Doğrusunu istersen, ben kendimden çok daha hafif bir çuvalı bile sırtıma yüklediklerinde götürmekte zorlanıyorum. Neden acaba?” demiş.
Karınca “Neden biliyor musun, sen efendilerin için çalışırsın, ben ise yalnızca kendim için…
İşte bu yüzden sırtına ne kadar hafif yük vurulursa vurulsun sana olduğundan daha ağır gelir. Şimdi anladın mı beni” demiş.
Diğer İçeriklerimiz
Tabletinden Ayrılamayan Elif’in Hikayesini Oku,
Prenses ve Bezelye Tanesi Masalı Oku
Çirkin Ördek Yavrusu Masalı Oku