Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde genç ve güzel bir geyik yemyeşil bir ormanda yalnız başına yaşarmış. Ormanda taze otlardan yer, çiçeklerin arasında geze geze yayılırmış.
Bir gün bu genç geyik karnını tıka basa taze çimenlerle doldurup doyurunca çok susadığını fark etmiş. Dili damağına yapışan genç geyik doğru nehre su içmeye gitmiş. Tam eğilip su içerken sudaki kendi yansımasını görünce başlamış kendini incelemeye…
Geniş boynuzları o kadar heybetliymiş ki, uzunca bir süre boynuzlarına bakmış. “Ne kadarda güzel boynuzlarım var, cilalanmış gibi parlak, uçları tıpkı bir bıçağa benzercesine keskin… Herhalde geyik olmanın en güzel tarafı böyle gösterişli boynuzlara sahip olmaktır. Beni nasıl da güçlü gösteriyor diye düşünmüş.
Sudaki yansımasını incelemeye devam ederken gözleri bu sefer de incecik bacaklarına takılmış. Bu kadar heybetli boynuzları olan bir hayvanın nasıl böyle ince bacakları olabilir diye içinden geçirmiş. “Çırpı gibi bacaklarım var bu kadar geniş boynuzların altında bu bacaklar bana hiç yakışıyor mu… Keşke kalın ve güçlü bacaklarım olsaydı o zaman çok daha ve heybetli görünürdüm” diye kendi kendine iç geçirmiş.
Su içmeye devam ederken nehrin kenarındaki çalılıktan bir çıtırtı sesi duyup hemen etrafına bakmış. Kendini avlamaya çalışan bir hayvan olup olmadığını kontrol ederken bir anda çalılıkların içinden bir kaplan genç geyiğin üzerine doğru atlamış.
Genç geyik korku ve can havliyle hızla koşmaya başlamış. Kaplan da arkasından onu takip ediyormuş. Geyik ince bacakları sayesinde ormanın içerisinde bir sağa bir sola zıplaya zıplaya kaçıyormuş. Kaplanın ise kalın bacakları olduğundan geyiğe yetişmekte zorlanıyormuş.
Geyik tam kaplandan kaçıp kurtulmak üzereyken, boynuzları aniden bir ağacın dalına takılmış. Ağaçtan boynuzlarını kurtarmaya çalışsa da başaramamış çünkü boynuzları çok büyük olduğundan daldan dala takılıyormuş.
Bu sırada kaplan geyiğe yetişip onu keskin pençeleriyle yakalamış. Geyik kaplana av olmaktan kurtulamamış. Genç geyik kaplana av olmadan önce nehirdeki yansımasına bakarken ki düşündüklerinin ne kadar yanlış olduğunu şimdi anlamış.
Çünkü genç geyik ince bacaklarından nefret ederken, kaplandan kurtulmak için en büyük yardımı o beğenmediği bacaklarından görmüş.
Ama geniş ve büyük boynuzlarını çok beğenirken, geyiğin sonu dala takılıp kalan bu büyük boynuzlardan olmuş.