Bir varmış bir yokmuş, ülkenin birinde yaşayan yaşlı bir oyuncak ustası varmış. Bu yaşlı ustanın ismi Gepetto imiş. Gepetto ormanda kurumuş ağaçları keserek ahşap oyuncaklar yapıp satar geçimini sattığı oyuncaklardan ve kuklalardan sağlarmış. Gepetto çocuklara oyuncaklar yapıp sevindiriyormuş ama kendisinin sevindirecek bir çocuğu yokmuş. Bu duruma da çok üzülüyormuş.
Bir gün ormandan kurumuş bir ağacı keserken aklına bir şey gelmiş. Bu kestiği ağaçtan kendine bir kukla yapacak ve ona çocuğu gibi davranacakmış. Bu kuklaya da Pinokyo ismini vermeyi düşünmüş. Ormandan kuruyan ağacı kesip atölyesine gelen Gepetto özene özene çok güzel bir kukla çocuk yapmış. Bu kukla tıpkı gerçek bir çocuk gibi elleri ayakları kolları bacakları olan bir kuklaymış. Kuklanın yapımını bitirip yorulan Gepetto Pinokyo ismini verdiği kuklayı atölyesinin en güzel köşesine yerleştirmiş ve ona iyi geceler öpücüğü vererek yatmaya gitmiş.
Gece Gepetto uyurken, iyi kalpli peri Gepetto’ya bir sürpriz yapmak istemiş. Bugüne kadar birçok çocuğu oyuncak yaparak sevindiren Gepetto’ya gerçek bir hediye verecekmiş. Gepetto’nun kendisine yaptığı kukla çocuğu gerçek bir çocuğa çevirmek için Pinokyo’ya sihirli değneğini uzatıp, “uyan Pinokyo” demesiyle kukla çocuk canlanıvermiş.
Pinokyo hemen oturduğu yerden kalkıp Peri’yi karşısında görünce ona seslenmiş. “Hey sende kimsin burası neresi” diye sorular sormaya başlamış. Peri Pinokyo’ya;
“Sakin ol Pinokyo ben iyi kalpli Peri’yim. Burası da baban Gepetto’nun evi, yarın sabah onunla tanışacaksın. O çok iyi bir adam sakın onu üzme, sözlerinden dışarıya çıkma ve ona sakın yalan söyleme. O seni çok sevecek ve onunla çok mutlu olacaksın. Ben şimdilik gidiyorum görüşmek üzere” diyerek bir anda ortadan kaybolmuş.
Sabah olup ortalık aydınlanınca Gepetto usta uyanmış, Pinokyo’yu koyduğu yere bakmış. Ama Pinokyo’nun koyduğu yerde olmadığını görüp çok endişelenmiş. Onu aramak için arkasını döndüğünde bir de ne görsün?
Pinokyo canlı kanlı karşısında durmuş ve kendisine seslenmiş.
“Günaydın Babacığım” …
Gepetto şaşkınlıktan neredeyse küçük dilini yutmak üzereymiş. Hayal gördüğünü düşünmüş ama bir süre sonra onun hayal olmadığını anlamış. Bu kez şaşkınlık kendini sevince bırakmış. Gepetto sevinçten havalara zıplamak istiyormuş çünkü artık bir oğlu varmış.
Pinokyo ile çok mutlu yaşayan Gepetto onunla her gün oyunlar oynayıp, ona bildiklerini öğretiyormuş. Ama Gepetto usta sadece oyuncak yapmayı biliyormuş. Pinokyo’nun daha fazla şey öğrenmesini isteyen babası Pinokyo’yu okula göndermeye karar vermiş. Ama Pinokyo’nun okula gitmesi için gereken kitap kalem çanta için hiç parası olmadığından üzerindeki paltoyu satmak zorunda kalmış. Daha sonra da Pinokyo’ya parayı verip kendine kalem ve silgi almasını ve okula gitmesini söylemiş.
Pinokyo parayı cebine koyup okula doğru giderken kocaman bir çadırın önünde toplanmış insanlar görmüş. Çadırda ne olduğunu merak eden Pinokyo kalabalığın arasına dalıp çadıra girmek isterken kapıda bir adam onu omzundan yakalayıp:
“Hey küçük adam dur bakalım bilet almadan içeriye giremezsin. Önce parasını ödeyip bilet almalısın” deyince Pinokyo cebindeki parayla bilet alıp çadırın içine girmiş. Çadırın içerisinde kocaman bir sirk varmış, kuklalar oynatılıyor, vahşi hayvanlar dans ettiriliyormuş. Adamlar ateş yanan çemberlerden atlıyor, incecik ipin üzerinde yürüyorlarmış. Pinokyo ilk kez gördüğü bu gösteriler karşısında çok şaşırmış ama bir taraftan da babasının kitap kalem almak için verdiği parayı harcadığından nasıl kitap kalem alacağını düşünüyormuş.
Tam o sırada sirkin sahibi Pinokyo’yu görmüş. Kendi kendine “aman Allah’ım canlı bir kukla, eğer bu kukla çocuk benim olursa sirkte onu sergileyerek çok para kazanırım” diye düşünüp çadırdan çıkmadan Pinokyo’yu yakalamış. Pinokyo ağlayarak yalvarmaya başlamış, babasının kendisini okula gönderdiğini geri dönmezse onu arayacağını, bulamazsa da çok üzüleceğini söylese de sirkin sahibi Pinokyo’yu bırakmamış.
Pinokyo içinden İyi kalpli Peri’nin gelmesi için dua ederken bir anda duası kabul olmuş ve iyi kalpli peri kimseye gözükmeden Pinokyo’yu sirkten alıp dışarıya çıkarmış. Pinokyo’ya bir daha babasının sözünden dışarı çıkmaması gerektiğini söylemiş, bilet almak için harcadığı parayı tekrar Pinokyo’ya verip bu parayı sadece kitap kalem almak için kullanmasını söylemiş. Babasının onu okula göndermek için paltosunu sattığını söyleyip onu mahcup etmemesini tembihlemiş ve ortadan kaybolmuş.
Pinokyo okula doğru yola çıkmış. Okul yolunda giderken kurnaz tilki ile kedi Pinokyo’yu görüp onu kandırarak parasını almak istemişler. Hemen Pinokyo’nun yanına giden tilki ile kedi Pinokyo’ya çok parasının olmasını istiyorsa ona bir şey öğreteceklerini söylemişler. Pinokyo meraklanıp “evet çok param olsun isterim ama bu nasıl olacak” diye sorunca kurnaz tilki hemen söze girmiş. Cebindeki paranı tam burada toprağa göm üzerine su dök ve yarın işte burada bir para ağacı çıkacak. Dallarında da çil çil paralar olacak çok zengin olacaksın ama bu sırrımızı sakın kimseye söyleme demişler.
Pinokyo parayı toprağa gömüp üzerine biraz su döküp, zengin olacağını düşüne düşüne yürürken bir anda peri karşısına çıkmış. Pinokyo’ya “Hey Pinokyo, kendine kitap ve kalem aldın mı diye sormuş”. Pinokyo perinin parasını gömdüğünü bilirse kızacağını düşündüğünden evet almıştım ama okula giderken kaybettim diye yalan söyleyince Peri onu cezalandırıp, burnunu uzatmış. Pinokyo başka bir yalan söyleyip paralarımı düşürmüşüm o yüzden alamadım deyince burnu biraz daha uzamış. Pinokyo her yalan söylediğinde burnu daha da uzadığından en sonunda kafasını çeviremeyecek hale gelince periye doğru söylemiş ve parayı gömdüğünü üzülerek anlatmış. Peri onun pişman olduğunu anlayınca burnunu eski haline geri getirmiş ve Pinokyo sana son kez parayı geri veriyorum bu parayı sakın boşa harcama yoksa seni cezalandırırım deyip kaybolmuş.
Pinokyo artık perinin ve babasının söylediği gibi kitap kalem almak için yola koyulmuş. Tam kitapçının önüne yaklaştığı sırada Pinokyo’yu biri kollarından tutarak havaya kaldırıp kendine çevirmiş. Pinokyo gördüğü karşısında çok korkmuş çünkü bu kişi sirkin sahibiymiş. Pinokyo’ya “Yanımdan nasıl kaçtın küçük şeytan seni şimdi şu denize atayım da gör” diyerek Pinokyo’yu aldığı gibi denize fırlatmış. Pinokyo denize düşse de tahtadan olduğu için suya batmamış, hemen çırpınıp suyun kenarına çıkmak isterken kocaman bir balık Pinokyo’yu tek bir hamlede yutmuş, Pinokyo kendini balığın midesinde bulmuş.
Pinokyo eve dönmeyince meraklanan Gepetto evden çıkarak Pinokyo’yu aramaya çıkmış. Dışarda Pinokyo’yu sorarken, çevredekiler onu sirk sahibinin denize attığını söylemişler. Gepetto çok endişelenmiş ve hemen bir kayıkla denize açılmış, Pinokyo’yu ararken hava bir anda bozulmuş ve deniz dalgalanmaya başlamış. Gepetto paltosunu sattığı için buz gibi havada çok üşüyormuş ama Pinokyo’yu bulmadan eve dönemezmiş. Bu sırada Gepetto’nun kayığı rüzgara daha fazla dayanamayıp devrilince, Gepetto kendini suların içinde bulmuş.
Pinokyo’yu yutan balık gelip Gepetto’yu da tek hamlede yutmuş. Balığın midesinde Pinokyo ile karşılaşan babası hem onu bulduğuna çok sevinmiş. Hem de buradan çıkamayacaklarını düşündüğü için çok üzülmüş. Pinokyo babası Gepetto’dan sözünü dinlemediği için çok üzgünmüş. İyi kalpli perinin kendilerini kurtarması için dua etmeye başlayınca, bir anda iyi kalpli Peri belirmiş ve Pinokyo’nun yaptığı hatalardan pişman olduğunu fark edip onları hemen karaya çıkarmış.
Pinokyo babasının sözlerini dinlemediği için başına gelenlerden sonra babasından özür dileyip çok akıllı bir çocuk olmuş. Bir daha hiç babasının sözünden çıkmamış. Okula gidip çalışkan bir öğrenci olmuş. İyi kalpli peri Pinokyo’nun bu halini görünce bir gece o uyuduğu sırada ona sihirli değneğini değdirip, onu tahta bir kukladan gerçek bir çocuğa dönüştürmüş. Sabah uyanıp kendine aynada bakan Pinokyo bu haline çok şaşırmış ve kendini çok beğenmiş. Bunun nasıl olduğunu düşünen Gepetto oğlunun bu haline çok şaşırsa da Pinokyo onu gerçek bir çocuğa çevirenin iyi kalpli peri olduğunu biliyormuş.